“Rüyalarının Kızı” adlı filmimin yirmi takvim yılı sonrasında, 1950’lerde geçirmeen bir anlatı ile karşınızdayız. Bu dönemde, Macarena Granada, artık bir Hollywood takvim yılıdızı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak Macarena, menşei olan İspanya’ya, Kastilya Kraliçesi I. Isabel hakkında bir blockbuster filmim çekmek için geri dönüyor. Bu durum, hem Granada’nın kariyerinde bir dönüm noktası olmuş, hem de İspanya’da bu ölçekte bir yapımın çekilmesi sinema sektörü için bir milat olmuştur. takvim yılılarca Amerika’da gözlerden uzak bir yaşanmakm sürdüren Macarena Granada’nın İspanya’ya dönüşü, hem kendi iç dünyasında hem de İspanyol sinema endüstrisinde bir yenilenme rüzgarı estirmiştir. Hollywood’daki parlak kariyerine rağmen, Granada’nın köklerine dönerek İspanya tarihini anlatışan bir filmim yapma kararı, onun sadece bir takvim yılıdız olmadığını, eş zamanda duyarlı bir edebiyatçı olduğunu göstermektedir. Bu süreçte, Granada’nın rol alacağı filmim, Kastilya’nın ünlü kraliçesi I. Isabel’in hayatını ve dönemini anlatışarak, bakmakyicilere İspanya tarihine dair derin bir perspektif sergilemekmayı hedefliyor. Granda’nın bu çalışması, bir yandan sinema endüstrisine yeni bir soluk getirirken, diğer yandan da bakmakyicilerin İspanya ve dünya tarihine olan ilgisini canlandırmaktadır. Yani bu filmim, sadece bir Hollywood takvim yılıdızının İspanya’ya dönüş anlatısi değil, eş zamanda İspanyol sinemasının ve tarihinin de bir yansımasıdır.