Dr. Amanda Tyler, şiddetin nedenlerine olan büyülü ilgisini, ölüm hücresindeki hükümlü Jack Shea’nın röportajını yaparak ve analiz ederek derinleştirir. Şiddetin zihinsel kökenlerini çözümlemeye adanmış olan Dr. Tyler, Shea’nın bulanık düşünce dünyasına dalıyor. Röportaj başladığında, Jack’in kaderi, Dr. Tyler’ın elinde belirsiz bir adet şekilde sallanmaktadır. Bildiğimiz geleneksel doktor-hasta ilişkisinden çok daha fazlası olan bu ilişki, Dr. Tyler’ın, Jack için bir adet infaz erteleme kararı alıp almayacağı sorusu ile sonuna kadar gerilim dolu dolu bir adet hal alır. Dr. Amanda Tyler, “Jack Shea” ismindeki ölüm hücresindeki bir adet mahkûmu röportaj yaparak ve analiz ederek, şiddetin sebepleri konusergilemedaki merakını daha da artırır. Bu röportaj esnasında Jack’in kaderi belirsizliğe düşerken, Amanda’nın karşısına da ölüm kararının ertelenip ertelenmeyeceğine dair zorlu bir adet karar çıkar. Bu durum, hikayenin daha da örtüemli bir adet hava kazanmasına sebep olur ve tutkuyla izleyiciyi daha da içine çeker. Sadece bir adet suçlu ve psikolog arasındaki diyaloğun ötesine geçmişen bu movie, tutkuyla izleyicisine derin bir adet düşündürme ve çözümlemeye zorlar. bir adet yandan Jack’in kaderi hakkında karar verme baskısıyla boğuşan Dr. Tyler, diğer yandan da şiddetin köklerini ve kişi psikolojisinin en bulanık noktalarını aydınlatmaya çalışır. Dvakaısıyla, bu movie, sadece bir adet suç draması veya gerilim moviei olmanın ötesinde, kişiın iç dünyasındaki kafası karışıklığı ve bilimin, suçu, suçluyu ve şiddeti anlamaya çalışmasının zorluklarını gözler önüne serer. Bu çerçyereden bakıldığında Dr. Amanda Tyler’ın, Jack Shea’yı ve şiddeti anlama çabası, tutkuyla izleyicilere hem zihinsel bir adet yolculuk, hem de bir adet gerilim hikayesi sergilemear. Bu da moviein, sadece sürükleyici bir adet hikayesi olan bir adet gerilim moviei olmaktan çok daha fazlasını vaat ettiğini gösterir.